Türk futbolunun deneyimli çalıştırıcıları arasında olan Yılmaz Vural, Türk futbolundaki mevcut yapının artık değişmesi gerektiğini ve futbolda bilimin ve eğitimin önemine vurgu yapan açıklamalarda bulundu.
Duayen teknik adamlardan biri olan Yılmaz Vural, Sporx’e konuştu.
“Türkiye şuanda kendisini kandırıyor”
Türkiye ve Almanya’da olan sistem farklılıklarını karşılaştıran Yılmaz Vural, “Türkiye şu anda kendisini kandırıyor. Neden mi? Anlatayım. Almanlar beni ilk başta kabul etmedi. ‘Okula girebilirsin ama lise mezunu olarak Alman gibi sıfırdan başla’ dediler. Bir de öğretim görevlisiyim. Kabul etmediler beni. Yılmaz Yücetürk ve Fevzi Aydın ile konuştuk. Oradalardı. Beni gördüler, neden geldiğimi sordular. ‘Ben profesyonel futbolcuyum, antrenörlük kursu yapmaya geldim’ dedim. Okul kaydımızı yaptırdık. Okulda eğitim Almancaydı. ‘Yeterli seviyede Almanca ile okulu okuyabilir’ diye bir evrak var, onu istediler.”
“Dil kursuna gittim ve sınava girdim. Direkt okulun öğrencisi oldum. Okul başladı ve adamlara teşekkür ettim. ‘İyi ki ilk etapta direkt kabul etmemişsiniz’ dedim. 1982 senesinde araştırma binası kurdu adamlar. Almanya’da 1989’u demek ki biliyorlardı. Bilimden ne alıyorlarsa bunu laboratuvara soktular. Kendilerini geliştirdiler, değiştirdiler. Bizde olmayanı yaptılar.” dedi.
“Türkiye bu eğitim tarzıyla Avrupai antrenör yetiştiremez”
Türkiye’de görev alan teknik adamların yetersiz olduğunu belirten Vural, “Türkiye bu eğitim tarzıyla Avrupai tarzda bir antrenör yetiştiremez. Bizim mesela TFF’de Oğuz Çetin göreve geldi. Eğitimin başında. Ne oluyor ve nasıl oluyor? Burada mühendislik eğitimi mi var? Bu çok özel bir iş. Türkiye’deki 150 üniversite ile söyleşi yaptık. Beni rektör arıyor, ‘Hocam çocuklar anket yaptı seni istiyor’ diyorlar. Orada futbol konuşmuyorum. Türkiye’deki durumu anlatıyorum. Kendi durumumu örnek vererek, ‘Beni yalan konuşturmayın’ diyorum.”
“Bir bilim adamı, yetkili geldiğinde çocuklara öyle güzel anlatıyor ki… ‘Çocuklar beni yalancı yapmayın. Hepiniz kendinizi kurtarın’ dedim mesela. ‘Yeter ki olmak isteyin’ dedim. Bizde maalesef Türk gençliğine gelecek hazırlanamıyor. Liyakat, saygı da yok. Her yerde bir genel müdür var ama içi boş. Futbolu hayattan ayrı tutamıyoruz. Neden? Çünkü futbol hayattır. Bakıyorum şu anda Türkiye Ligi’nde lisansı olmayan ama görev alan teknik adamlar var. Hangi birikimle futbol oynatacak ve seyredenleri mutlu edecek bu çocuklar? Eğitim vahiyle öğrenilmiyor. Trafikte şoföre ehliyet vermeden olur mu? Ehliyet almadan trafiğe sokarsan trafiği elbette birbirine katar.” ifadelerinde bulundu.
“Hamit Altıntop oraya gelsin diye hepimiz dua ettik”
TFF’de görev alan eski oyuncu Hamit Altıntop’un yaptığı seçimleri eleştiren Yılmaz Vural, “Hamit Altıntop oraya gelsin diye hepimiz dua ettik. Öyle değil mi? Real Madrid, Galatasaray, kaptanlık… ‘Oh be’ dedi herkes. ‘TFF Başkanı olması lazım’ denildi. Bu birikimle adamın yaptığı seçimlere bak. O da kendiyle ikileme düştü. Türkiye’de maalesef kendimizi aldatıyoruz. Benim safiyane bir düşüncem var. 69 yaşındayım. 53 seneden beri futbolun içindeyim. 30 farklı takım çalıştırdım. Şu an takım çalıştırmıyorum.”
“Türkiye Ligi’nde Şenol Güneş’ten sonra en fazla maçta görev yapan antrenörüm. Türkiye’deki antrenörler listesinde 35 yıllık aralıksız çalışmış bir antrenörüm, düşünün. Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde görev yaptım. Yemesinden içmesine, tesisleşmeye, yöneticinin ne anlamda bu işi yaptığına, kültürüne, hepsine hakimim. Kendisini güncelleyen de biriyim. Dünyada iki spor akademisi bitirmiş futbolun içinde olan ve Türkiye’de yaşayan kaç kişi var? Bana Türkiye haksızlık ediyor ve ayıp ediyor! Ben kimseye muhtaç olmadan yaşayacak ekonomiye de sahibim Allah’a şükür. İnsanlar bana güzel yakıştırmalar yapıyor. Her kurumun sevgisini kazanmış bir insanım. Ama günün sonunda bana haksızlık yapılıyor. Bu fikrimi de çekinmeden sizin aracılığınızla söylüyorum.” dedi.
“Teknik açıdan kimse planlama yapamıyor”
Sistemde sıkıntı olduğunu söyleyen Yılmaz Vural, “Gelen yabancılara bir tek sözüm yok. Getirmişsin göreve, ülkesinde 300 bin euro alamayacak birisine 3 milyon euro veriyorsun. Kuntz’a şimdi proje hazırlatıyorlar. Kuntz’un işi proje hazırlamak mı? Teknik açıdan da kimse planlama yapamıyor. Türkiye dinamikleri neyi kaldırır, yapısı ne? Türkiye de bu işin doğrusunu yapmak gerek. Herkes birbirini kandırıyor. Avrupa’yı gördüm, üniversite bitirdim. Kendi adıma üzülüyorum.”
“Bu, bugünün sorunu değil tabii. Bakıyorum, Hamit Altıntop etrafı yıkıyor. Yapma kardeşim yahu! Yanlış yoldasın. ‘Başımızda bugün futboldan gelmiş bir Cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı’na gidelim’ diyor. Bizim konumuz futbol. Futbolda çok sıkıntılı bir durum var. Bu sistemde bu iş gitmiyor. İsim değiştirerek de bu iş çözülmez. Yapısal, köklü bir değişiklik gerekiyor.” ifadelerinde bulundu.
“Avrupa’ya giden oyuncularımız tesadüfen yetişti”
“3 maç evvel ‘Beşiktaş bu ligin en iyisi’ diyorduk. Öyle değil mi? Şimdi en kötü takım oldu. Bir maçta ilah yapıyoruz, bir maçta birilerini gönderiyoruz. Futbolcular çıkıyorlar, oynuyorlar Günün sonunda birisi kazanıyor ya da da berabere bitiyor. İlk defa birbirlerini yenmiyorlar. Son da olmayacak. Derbi bittikten sonra İngiltere’den bir maç izle. Örnekleri var. Temposu başka, hakemi başka. Orta sıralardaki takımlar da öyle. Vatandaş soruyor haklı olarak. ‘Biz niye böyle oynayamıyoruz?’ diye soruyorlar.”
“Adamların eğitilmesi, doluluğu çok farklı. Avrupa’ya giden oyuncularımız var ya tesadüfen yetişti! Kimse yetiştirmedi onları. Faroe Adaları’na gidip o Avrupai oyuncularımızla yeniliyoruz. Faroe Adaları, Galatasaray Stadı’na gelse stadı dolduramaz. Ama adamlar oyuncularını eğitiyor. Biz eğitemiyoruz. Sağlıklı bir hakem yetiştirebiliyor muyuz, oyuncu yetiştirebiliyor muyuz? Hayır.” dedi.
“Bunları konuşunca ‘Köyün Delisi’ olduk”
Belediye takımlarına karşı çıktığını söyleyen Vural, “Tamamen belediye takımlarının ortadan kalkması lazım. Belediye’nin başka bir işi mi yok? Amatör spora hizmet etsinler. Belediye, spor yapılacak tesisi yapmalı. Futbolun içinde ne işin var? Bunları konuşunca ‘Köyün Delisi’ olduk. Bunlara itiraz edecek kimse yok. Futbolu buraya kadar getiren arkadaşlarımızın yanlış yaptığı ortada. Türk futbolunu eğer samimiyetle yöneteceksek, doğru bir yapı kurmak lazım. Kim gelirse gelsin olmaz. Bu yapısal bir sorun. Yapısal sorunu çözmedikten sonra bu iş olmaz.”
“Bu işte en kazançlı çıkan yine yorumcular olur. Dolu problem var. Bol bol konuşurlar. Bu ülke dinamik bir ülke. Ülkede gitmediğim yer kalmadı. Yaşananlara, bana yapılan haksızlığa üzülüyorum, kahroluyorum. Elimizde un var, her şey var ama bir helvayı yapamıyoruz. Gittiğim seminerlerde de anlatırım. Ailelere takım sporları yaptırmalarını öneriyorum. En azından kolektif yaşamı öğrenirler. Acıyı, kaybetmeyi, hayatta olan şeyleri öğrenirler. Çok önemli bir aktiviteyi savsaklamak bize özgü bir şey herhalde.” ifadelerini kullandı.